# Zombi
gözkapaklarını açmakta zorlandı. uyandığından beri vücudunu kaldıracak hali yoktu. yirmi beş yıldır belki de bu şekilde uyandığını hatırlamıyordu. (hatırladığı kadarıyla…) her tarafının ağırlaştığını ve his kabiliyetinin yok olduğunu hissediyordu. uyanmıştı ama kim olduğunu bilmiyordu.
gözlerini yavaşça araladı. birkaç kez kapanıp sonra tekrar açtı. gözlerini açtıktan sonra iki dakikadır neredeyse gözkapakları hiç kapanmamıştı. yüzü havaya doğru bakıyordu. bulunduğu hal hakkından ilk izlenimi bir evin verandasında yatıyor olduğuydu. yüzünün yarısına güneş vururken diğer yarısı üst katın gölgesi vuruyordu. ev ahşap yapıydı ve ahşap olmayan kısımlara da ahşap havası verilmişti. yüzünü sağa çevirmeye zorlandığında boynunun kütürdediğini ve acayip sesler çıkardığını duydu. yavaşça yüzünü çevirdiğinde korkuluklar arasından bahçeyi görebiliyordu. bahçe bakımlı gözüküyordu fakat dağınıklığından ve ezilen çimlerden yaramaz çocukların saldırısına uğramış havası veriyor veya küçük çapta bir kasırga bu bakımlı bahçeyi biraz dağıtmış gibi gözüküyordu. havada rüzgâr olduğunu hisleriyle değil, sallanan ağaç dallarından, uçuşan yapraklardan anlıyordu. rüzgârı hissedemiyordu… neden hala kalkmak istemediğini anlamıyordu. nedenini de bilmiyordu… neredeydi ve kimdi? burada yapmış ne yapıyordu? Ölmüş olabilir miydi? (ölmediği kesindi). kafasında cevabını bilmediği birçok soru vardı. bu sorunu bir an önce çözmeliydi. kafasında ki sorulara cevap bulmak için etrafı inceleyip burada neler olduğunu anlamaya çalıştı. düşünmeye başladı… müstakil bir evin verandasındaydı. sağında üzerinde çiçeklerin olduğu korkuluklar var, korkulukların üzerindeki saksılardan bazıları düşmüş bazılarının çiçekleri kurumaya yüz tutmuştu. solunda rüzgârla açılıp kapanan bir kapı vardı. pencerelerin camları kırılmış perdeleri rüzgârla dışarıya savruluyordu. hemen önünde bir saksı düşmüş ve çiçeği ise çoktan kurumuştu. en azından iki üç gün önce düştüğünü buradan kestirmesi zor olmadı.
İlk izlenimlerine göre bu ev kendi evi olabilirdi ve büyük bir fırtına ya da salgın olmuştu. ve karantina altına alınan bir bölgede kaçarken düşmüş ve bayılmıştı ve onu burada bu şekilde bırakmışlardı. bundan da bir ailesi olmadığını büyük ihtimalle yalnız yaşayan birisi olduğunu düşündü. ama eve bakarak (kendi eviyse) zengin olabileceğini düşündü.
ama bir insan üç gün boyunca baygın kalabilir miydi ki? farklı ihtimaller doğuyordu böylece… geçmişini hatırlamıyordu. kim olduğunu da bilmiyordu. tahminen düşünce hafıza kaybı yaşamıştı ama o zaman neden bir evin ‘ev’ olduğunu bilebiliyordu ya da verandanın ‘veranda’ diye isimlendirildiğini biliyordu da çarpmadan önceki hayatını hiç hatırlamıyordu. Çözemediği kafasını kurcalayan kısım buydu.
Şu vücudunu bir kaldırabilse ama çok uykusu vardı. merakı olmasa üç gün kesintisiz uyuyabilirdi. gözlerini kapatmak istiyordu şimdi fakat bu kez de kartlaşmış gibi gözlerini kapatamıyordu. zor da olsa beş dakika sonra bedenini zorluklarını kaldırdı. yürümeye başladığında yürümesinde ki garipliği hissetti. ne tam olarak bedenine hâkim olurken ne de beynine hâkimdi....
Bu zombi arkadaşımızın kendini anlaması uzun sürmüş